KUDÜS HAKKINDA
İnanıyordum tabii ki H. Ibrahim'e. Hz. Musa'ya, hükümdar-peygamber Hz. Davud'a, Beytülmakdisi inşa eden oglu Hz. Süleyman'a, Hz. Meryem’e Hz. Isa'ya ve buradan Miraç'a çıkan Hz. Mulıammed'e. Ancak Kudüs sokaklarında dolaşmaya başladığım anda onlar ve yaşadıkları benim için hikayeden sıy-sıyrılıp gerçeğe dönüşü verdiler.
İslam Peygamberinin Miraç yolculuğu sırasında geçtiğine inanılan Kadim Aksa’nın taş koridorlarında iken Kur'an okurmasını istediğim görevlinin dudaklarından Isra Suresinin ilk ayetleri dökülmüştü; "Kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan. çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah pek yücedir..."
Hristiyan hacılarla birlikte "Elemli yol boyunca yürürken yerdeki taşlarda derin izler gördüm, gözyaşının oyduğu… Bulutların beyazını, göklerin lacivert derinliğini fark ettim ve yeryüzünün Hz. İsa’sız kaldığı andaki siyahlığını. Kıyamet Kilisesinin loş koridorlarınnda gece boyu inancın fotoğrafını ararken, üstümüze kilitenen dış kapının tokmağındaki yazıyı düşündüm.
Yahudilerin üç bin yıllık geçmişin muhteşem hatırasına ağladıkları, Beytülmakdis'in yeniden inşası için dua ettikleri Ağlama Duvarı'nı seyrederken hemen ilerisindeki Kubbetüssahra’nın altın kubbesi akşam güneşi altında ışıl ışıl parlıyordu... Bu tabloyu az ötemde seyreden yaşlı Yahudinin fotoğrafında kıskançlık vardı; duvarın önünde her geçen dakika artan kalabalığın uğultusuna karışan Şabat şarkılarında ise hüzün...
El-Halilde selam verip yol sorduğum Arap gençlerin bakışları ise kuşku doluydu. O an fark ettim "Aykut" ismine yabancı olduklarını. Oysa bu coğrafyada benzer isimler Malazgirt Savaşı'ndan çok daha önce duyulmaya başlamamış mıydı? Afşin, Tolun, Baybars, Kansu, Börktekin, Tenkiz ve Berke Hanlar benden çok önce gelmemiş miydi bu topraklara? Hele Çiçek Hatun; bin yıl önce çöken Kubbetüssahra’nın kubbesindeki ilk tamiratı yaptıran halife eşi Türk kadını... Niçin hatırlanmaz burada?
Bu sokaklarda unutulmuştur da Osmanlı'nın mirasının üstünde yükselen Türkiyemin sokaklarında hatırlanır mı, Kaç Türk genci bilir atalarımızın daha Anadolu'ya girmeden Kudüs'e girerek bir devlet kurduklarını ve bin yıl boyunca varlıklarını sürdürdüklerini? Ağlama Duvarı’nın bir kısmını Mimar Sinan'ın yaptırdığını, Sultan Abdülhamit'in ise ibadet için Yahudilere tahsis ettiğini hatırlayan var mı?
Henüz unutulmamış şeyler de gördüm; bir tavrın bıraktığı derin izlerde. 1967'de Kudüs işgal edilip de Kubbetüssahra’ ya Israil bayrağı çekilince, zamanın Türk büyükelçisinin, "Indirmezseniz bu bir savaş sebebidir!” civanmertliğinin nasıl minnet, hayranlık ve sevgi dolu bir bakışa dönüştüğünü gördüm. Filistinli bakkalın aktardığı olay belki hayaldi, ama fotoğraf gerçekti.